MAVİLİKLERE
Yollara dökülme heyecanı yine
Yine maviliklere
Nasıl karışır turkuaz göğe
Kumlar güneşe
Ben hayata
12/08/2003 İstanbul
________________________
yazı kollarken
ardımda bahar
aklımda uçulacak başka diyarlar
yol uzun
yol karmaşık
rota belli
pusula çapraşık
hava güzel
yaz güzel
yağmurlar ıslatır uçarı aklımı
barışığım
aynalarla
baktığım yüzlerle
bir
garip adam
kendinden emin
25.05.2003,
Koşuyolu
(İznik dönüşü)
_________________________
Görüyorum
Bu yüksek
tepenin ardında
Başka bir yer var biliyorum
Daha çok çırpmalı
Belki de bu yüzden kanatları
Daha yükseğe uçmalı
Yine de konup
durduğum yer
Hep senin yanın olmalı
Bakarsın
Rüzgarıma
kapılırsın?
09/10/2002 Koşuyolu
_________________________
SON KUĞU SÜZÜLMEDEN
Gecedir
Aylardan ağustos
Aylardan dolunay
Böler karanlığımı
parlak ışıklar
İzidir arta kalan mutlulukların
Martı şahit
Mehtap habersiz
Vapur yolunda
rotasının
Yunuslar dümen suyu sarhoşluğunda
Yolcularsa Boğaziçi'nin
Biz neyin
sevdasındayız kimbilir
En son hangi rüzgara kapıldık
Hangi dalgalarla sallandık
Ayrılmadan
son vapur iskeleden
Duyulmadan son düdük sesi
En doğru vapurda olmalı
Öyle bakakalıp karadan
Pişmanlıkla el sallamamalı
Oturmalı güvertede
ayaklar demire uzatıp
Dalgaların damlacıklarıyla ıslanmalı
Ve yanaşana kadar son iskeleye
Hayatı doyasıya yaşamalı
Sevgiyle
05/08/1998 İstanbul
_________________________
çöl
sarı
yağmur gri
gök berrak
kan kırmızı
gece yeşil
ışık yeşil
para yeşil
kan kırmızı
18/03/2003
ev Savaşa çeyrek kala
_________________________
göğü
kar tutacak birazdan
nicedir yukarı doğru yağdırıyor
savuran rüzgar
soğuktur da dışarısı
ama güzel
içerisi de sıcak şimdi
ama güzel
üşüsem
mi
kalsam mı
ikisi
de güzel
sen
olsaydın?
...
22
Şubat 2003 Ev
_________________________
bugün
yeni günün ilki
yolum kendi çapında uzak
özlemim daha şimdiden büyük
çıta yukarılarda değil
hırslarımı denize döktüm çoktan
amaçlarımdan ayıkladım önce yabanı
sonra kendimi buldum aynada
bu en yeniyi istedim
denemeyi
ah
o vapurun peşinden uçan kuşlar
sen olmasaydın hep gitmeler olurdu geleceğim
ama ben o kuşlarla döneceğim...
16/01/2003
yola çıkmadan
_________________________
İLK AK TEL
Daha otuz yaş
bunalımına altmış yedi gün kalmışken
Ve geçerken dalgasını hep üstelik
Ummazdım gözlerimin dolacağını bu sebepten
Hayat tüm hızıyla
devam ederken
Usulca kollamış sırasını
Dalgalanmış yarısında bir ak tel
Yeni yaşın erken hediyesi
Zoraki kabul edilen buruk bir tebessümle...
04/10/2002
14:35 Güneşli-İstanbul
_________________________
BANA KADERİMİ
VER
Bana kaderimi
ver
İstemem fazlasını
Sevdim ben bu hayatı
Elimdekileri sevdim
Avuçlarımı
Pamuk pamuk bu hayat
Bulutlar gibi
Dokunsan yoklar
Ama yağmur oluyorlar
Bana kaderimi
ver
Öpeyim
14/11/1999
Washington D.C.-Zurich (Uçakta)
_________________________
BUĞU
Kızkulesi
neler gördün sen
Bir güzel prensese ecel oldun
Balıkçılara iskemle
Şarapçılara masa oldun
Aşıklara samanlık
Ahmet Çelebi uçtu başından
Galata'ya sevdalandın
Kaç saltanat kayığını selamladın
Bizi de gördün mü söyle
Biz seni göremedik
Sen de görememişsindir
Camlar buğuluydu
26/03/1999 Beşiktaş
Vapuru-Üsküdar İskelesi
_________________________
BENİM MASALIM
Öyle bir
masala sarpasardım ki
Ben yaşıyorum, anlatamıyorum
Anlatılmaz mı
Bal gibi masal işte
Gerçek ötesi
Hep gündelik hayatlarda
Kaf dağıdır burası
Sen olmasan ben olmasam
Uçup gidecek
Bana özel
Çok güzel bir masal bu
Benim masalım
Gökten hiç düşmesin
üç elma
Varsın ben eremeyeyim muradıma
Kimse çıkmasın sakın kerevetine
Tek bu masal hiç bitmesin diye
Her gece kendi
gizimde
Gündüzümde aşkyanusumda
Masal bu
Anlatmasın kimse bana
Yaşayayım
Ben de anlatmayayım
Benim masalım bu
Muradıma hiç eremeyeyim
Tek bu masal bitmesin diye
Hiç elma yiyemeyeyim
27/07/2002 Ev-İstanbul
_________________________
ÇİÇEKLER
(ESRA'YA)
Aslında
Sana çiçekler göndermek isterdim mis kokulu
Yeni başlanmış bir işte
İlk gün alınacak
O sıcacık samimi duyguların anlatıcısı çiçekler
Ama yok
Gönülleri yaşatamıyor gerçekler
İmkansızlıklar
Resimler gerçeği gibi kokmazlar ama
Niyetleri de hiç anlatamaz değiller
01/08/2000
_________________________
Dar
gelir
Kor gibi kor adama
Beklesen de konduramazsın
Anlam veremezsin
Bilirsin
Kabullenemezsin
Sevsen de gider sevmesen de giden
Bakmaz gözünün yaşına
Gözünün yaşı akmaz
Ben
onu çok seviyorum
20/01/2000
Anneannem çok hasta
_________________________
BİR
VAPUR KALKIYOR KADIKÖY'DEN
Ekimlerden
bir akşam yaprak kımıldamıyor
Gece yalnızca göğü kaplamış
Yeryüzü apaydınlık
Deniz de siyahından vazgeçmiş
Sarılar beyazlar oynaşıyor
Herkeste kımıldanmalar var onca sakinliğe rağmen
Koşuşturanlar, manzara seyredenler, mırıldananlar
Büfeden bir müzik yükseliyor
Ada
vapuru yanaştı yanımız biz de sallandık
Beyaz gençler ve beyaz köpükler
Işık beyaz vapur beyaz
Düdüğüyle kalktı gitti
Biz
de kalkalım gün yorgunu kaptan
Bir kez daha çevir dümeni
Süzdür şu kuğunu
Köpükler bırakalım biz de
Boğaz akıp gitsin gözlerimizin önünden
Yine büyülesin beni
İçimi
titretiyor bu sarsıntı
Eyvah
İskele kalktı gidiyor
Ah Kadıköy
Gönlüm
Yarına kadar sana veda ediyor
09/10/1993
20:00
_________________________
HAYAT BU İŞTE
Yok ki öyle
hemen ölmek
Madem geldik dünyaya yaşamak gerek
Bilsen
Çok önemli görünse de
Geçip gitmiyor mu yaşayıp bitmiyor mu acılar
Ve mutluluklar
Hayat bu işte
Yaşıyorsun
kendince birşeyler
Anlamıyorsun çoğu zaman
Çok önemlisin bazen
Bazen de bir hiç
İşte bu sensin
Bilsen benim için ne kadar önemlisin
Yunus doğru söylemiş sana
Kimse için değilse bile
Onun için, benim için
Bundan dolayı kendin için durmalısın ayakta
Sen de bu evrendeki birşeyleri değiştirebilirsin
En güzel şeyi, mutluluğu verebilirsin
Bir bardak çay,
iki terennüm
Üç beş dost ve sen
Hayat bu işte
13/05/1996 Yüksekova-Hakkari
(Erhan'a)
_________________________
SULUGÖZ
Bu
gece de ağladım
Yine mehtap vardı
Sen yoktun
Derdim yokluğun değildi o an
Seni özledim
Sonra yine ağladım
Köye
doğruydu yüzüm
Aydı gecemin ışığı
Kulağımda sevdiğin şarkı
Yalnız dinledim bu kez
Sonra yine ağladım
Alıştım
aslında yokluğuna
Bir de şu hatıralar olmasa
Tam da yıkılmış anlarıma denk geliyor özlemin
Yine öyle bir gece
Ve ben seni özledim
Sonra yine ağladım
01/09/1996
Hakkari
_________________________
ANLIK
DA OLSA
Bir
vapurdan denizi seyrediyorum
Hava puslu temiz ve ılık
İçim
Uzun zamandır ilk kez bu kadar huzur dolu
Ne kadar süreceği belli olmayan
Sanki sonsuza varacak bir dinginlik var bedenimde
Hafif bir rüzgar sıyırırken yüzümü
Vapur düdükleri çınlatıyor
Her yanı
Her insan dost görünüyor bana
'Homo homini lupus' u yalanlarcasına
13/04/1993
10:23
Kadıköy-Eminönü Vapuru
_________________________
İSTANBUL'A
Sana bir şiir
yazmak istedim İstanbul
Seni sana anlatmak
Gençliğime ver, seni satırlara sığdırmak istedim
Nasıl anlatayım vapurlarının keyfini
Ya o Boğaz sefalarını
Denizinin hışırtısını, güneşinin rengini, martı seslerini
Koca koca evler koca koca ağaçlar
Senin içinde küçülür, seninleyken büyürüm
İçimi az coşturmadın
Işıklarını-kokunu, yerini-göğünü
Bereketini-cefanı, köprüleri-Kızkulesi'ni
Köprüleri-evsizleri
Tek tek semtlerini
Her köşeni
Beni nasıl mutlu ettiğini
Bazen de nasıl bıktırdığını çekip gitmek istediğimi
Sınırını geçtimmi nasıl burnumda tüttüğünü
Seni anlatmak istedim affet
Kendimi birşey sandım
Seni sana anlatabildiğim ilk şiir var ya
Ancak o zaman şairim
06/06/1993 İstanbul
_________________________
ŞAFAK
MUHABBETİ
Bu
kaçıncı gün saymadığım
Saysam da bitiremediğim
An be an yitirdiğim gençliğim bir yanda
Öte yanda artık yeter dediğim günler
Karşımda dağlar varken
O sevmediğim sarısının da ayrıymış havası
Kimi
zaman farketmeden akan hayat
Kimi zaman da ittirerek damıtılan anlar
Çekmeyen bilmez
Bu günler geçse de geçmez
Hele burada
Ülkemde günü ilk karşılayıp
İlk yolculayanlardan olsam da
Gün hala yirmidört saatmiş
Ben daha fazla sanıyordum
Cidden öyle miymiş
Komik,
Hayat gerçekten komik
Dönünce doğduğum yere
Yaşanmamış gelecek burada
her hücremde hissettiğim örselenmiş anılar
Ve anlatırken bunları başkalarına
Sanacağım
ki onlar başkalarınınmış...
20/09/1996
09:10 Hakkari
_________________________
ÜMİT
ÇİÇEKLERİ
Açılır
ümit çiçekleri
İstanbul'a döner yüzüm
Sabır tacıdır yaprakları
Dikensizdir
1996
Hakkari
_________________________
YARIN
BİR DAHA (MEHMET ALİ'YE)
Ayın
doğuşunu gördün mü dün gece
Ve duydun mu sesini yüreğimin
Duymadınsa seyret ve dinle bu gece
Bu
gece ay senin için
Yalnızca senin için doğacak
Ve parlayacak o dağın ardından mehtaplı gece
Yüzümü
göreceksin gülümseyen
Ve gecen çok güzel geçecek
'Yarın bir daha?' diyeceksin
Yarın
bir daha...
02/06/1996
Hakkari
_________________________
YAZA
DOĞRU
Yalpalar
gölgesi kandilde
Işık loş göremez gözler
İçimde bir huzur
Yüzümde manasız bir tebessüm
Keşke dağlar hep böyle güzel olsa
Gün batarken maviler
Turuncu, bulutlar oynaşıp dursa
Dağda terör olmasa
Çimenlerde karlar
Gönüllerde sevgi hep böyle kalsa
Kimsesiz
değilim aslında
'Merhaba' diyebileceğim ne çok insan var
Buralar yeşermiş ben görmeyeli
Onca kar uçup gitmiş
Ve günler
Çiçeğim
sen burada açmazsın
16/05/1996
22:30
_________________________
TESELLİ
I
Dağlarına
Karlarına yandığımın diyarları
Parlat mavi gökyüzünü o gün
O gün ki son görüşü olacak Oktay'ın seni
Ve alıp götüreceği bir helikopterin
Tıpkı aylar önce getirdiği gibi
20/02/1997
Koşuyolu / Kadıköy
_________________________
TESELLİ
II
Savur
karları bu gece
Tekmele
Al hırsını ayrılıkların
Kaz da bak toprağına karakolun
Ki o toprak emdi en güzel günlerimi
Ve gözyaşlarımı aldı bağrına
Beline
kadar battığın kar
Bulutunu İstanbul'dan aldı dostum
Pirinin Yaylası'nı aştı da
Pencerene kondurdu sevdamı
20/02/1997
Koşuyolu / Kadıköy
_________________________
TESELLİ
III
Bazı
günler güneş açar da
Şıpır şıpır damlar çatıdaki buzlardan sular
Bahar geldi sanırsın
Aldanırsın
Ama bir gün gelir bahar
Ve sen orada olmazsın
20/02/1997
Koşuyolu / Kadıköy
_________________________
TESELLİ
IV
Ben
her gün demliyorum çayı
Zeytinim peynirim hep var
Ve sıcacık fırın ekmeğim
Sen geliyor mususn soframa Oktay
Dükkana gelecek misin ondan haber ver
Ben bekliyorum
20/02/1997
Koşuyolu / Kadıköy
_________________________
BAŞBAŞA
Ne iyi oldu
Bu sahilde
Kafa kafaya verip dertleşmek
Derde kedere sırt çevirip dostluğa dayamak iskeleyi
Varsın kayalıklar kulak versin muhabbetimize
Onlar da nasiplensin
Değil mi ki
nazlı kuğum
Sudaki aksimiz biz değiliz
En çok bizbizeyken kendimiziz
Ağaç gölgesi
yetmez bize ama
Açık denizleri de sevmeyiz
Görülmeli akşam olunca yanan ışıklar
Öyle ki ışıklar, suda oynaşmalılar
Boğaz havası dolmazsa ciğerlerimize olmaz
Bir de huzur dolmazsa gönüllerimize
İşte bu yüzden
ara ara biz iki taka
Verip başbaşa
Kah süzülelim kendi sularımızda
Susup dinlenelim kendi koyumuzda
12/04/1998
19:30 ev
_________________________
TREN
Tren
Almış başını gidiyor
Tıngırlarla mıngırlarla
Çok azdır sakin gittiği
Hiç belli değil kimin inip kimin bindiği
Bir dikkatimi çekecek ki bileyim
Ya da eş dost olmalı ki izleyeyim
…
Hayatı bir trene benzetiyorum birden bire
Belli bir yol doğrultusunda ilerleyen
İçinde dönüp dolaşsam da gittiği yere giden
Kimi zaman boğuyor bu yolculuk
İnmek istiyorum
İnsem ne yapacağım
Başka bir tren mi, o nereye
Hem param yetecek mi bakalım
Hepsinin bir son durağı yok mu
Ha Haydarpaşa'da inmişim
Ha tabelası bile olmayan bir istasyonda
Ya da yolda atlamışım
Ölmüşüm?…
06/06/1993
19:40
Bakırköy-Sirkeci Treni
_________________________
KARŞI
KIYIDA BİR IŞIK
Saldım
ayaklarımı denize
Soğuk değilmiş daha
Kış gelmiş kuşlar göçmüş bana ne
Ben dalgaların sevdasındayım hala
Ufkumda 'karşısı' varsa mutluyum
Açık denizler gelmez işime
Bir ışık
Yanacak ki karşı pencerede
Ben de oraya koşacağım bir gün
Ve bir gün ışık gözümü alacak belki de
Bir pervane misali döneceğim ölümüne
Ayaklarım denizde
Başım bulutlarda
Bir dost eli de varsa omzumda
Değmeyin keyfime
16/12/1998
_________________________
KÖPRÜ
Çekiştirip
duruyor sanki
Bir Anadolu bir Avrupa seni
Ayrılıverecekmiş gibi dursan da
Hep birleştireceksin bizi
12/07/1998
Kandilli
_________________________
OLMAZ
MI?
Olmaz
mı
Yanımda bir yan
Yüzümde bir yüz
Gönlümde garip sızı
Ruhumda tebessüm
Olmaz
mı
Gün batımında yanacak benimle
İçimde
Gece yine yanacak gecemde
Olmaz mı?
11/07/1998
Moda Spor Kulübü
Hayruş ve Adil'in düğün yemeğinde
_________________________
SEYİR
İki
dalga oynaşır köpükleriyle
Rüzgar coşturur
Martı seyreder hayran hayran
Vapur kıskanır
Bozar da yarar geçer
Ayırmaya çalışır
Dalgalar dalgasında
Ezan göğe karışır
11/17/1998
Moda Spor Kulübü
Hayruş ve Adil'in düğününde
_________________________
SON
NEFES
Ağlarken
avuçlarımda hüzün
Islak tuzlu avuçların damlarken kalbime
İçim seninle sızlarken için için
Ben çaresizdim
Çektim gittim
Ardımda
yıkık bir ev
Susmuş çocuklar
Yas dolu bir gönül
Vadesi dolmuş bir hayat
Ve
ben çaresizdim
Çektim gittim
12/08/1997
Mecidiyeköy
_________________________
TRAKYA
SEVDALISI
Bir
dalda iki karpuz olur mu
Bir olmaz ikisi bir nasıl olsun
Sen beni sevmesen daha iyiydi
Aşkın böylesi olmaz olsun
Alayım
başımı da vurayım taşlara
Vurayım güm güm de akıl girsin
Sen beni aldın dağlara saldın
Ağladım ağladım da akıllandım
07/11/1997
13:00
Marmara Ereğlisi
'Roman Havası'
_________________________
ÖLÜM
YİNE Mİ SEN?
Gece
feryadına camlara üşüşür meraklılar
Biri daha gitti diye üzülür de konduramaz kimse kendine
Ölüm gelir kendi sırasına
Nefesi ensesine düşende
Biter onca tantana
Tesellide
herkes birşeyler söyler
Kendi başına gelende duymak istemeyeceklerini
Acı çöker ağır
Ve geçer bir gün
Hayat
böyledir çünkü
22/11/1999
Haşim
amcanın cenazesi öncesi
_________________________
UĞURLAR
OLSUN
Ürkek
bakışlı gözlerim
Vedalardan hep kaçtı
Karşılamaksa da yarınım
Uğurlamalar da yarın olsun
27/07/2000
23:20 ev-odam
_________________________
YILLAR
SONRA
Yıllar
geçti üzerinden fırtınanın
Yürünmüş yolların üzerinden yıllar
Dönülmemiş yolların
Yürünmüş kararlı
Pişmanlıksız
Ama
insan oturup da bir dinlenmek istiyor
Fırtına öncesinin günlerine bakmayı
Sen
bekliyorsun
O gelip seni buluyor
Yıllar sonra
...
16/02/2000
Kadıköy/İstanbul
_________________________
Sonra
gözlerim ol aşk kadar bak bana
Yüreğim ol hayatı doldur damarlarıma
Ellerim ol yapış geleceğin dallarına
Ve sözlerim ol aşk şarkıları okunsun kulaklarımda
Nisan
2001
_________________________
Yağmur
İliklerime doluyor hayat
Öteki mevsimler hiç olmayacak
Kar dediğin göz şenliği
Güneşse hayat
Bir iç çekimi okşar tenimi rüzgar
Sen dingin bir çılgınlıksın
Mayıs
2001
_________________________
Bir
çift göz baktı gözüme
Sonra mahçup yanıma oturdu
Uzundu saçları sıcaktı gülüşü
Oturduk
Fazla güzeldi
1996
_________________________
Dağlara
nur yağdı gönlüme bahar
Uzan da tut ellerimi al istediğin kadar
Hiç ayrı koymadım seni yüreğimden
Tek öyle ırmak gibi bak sabah olana kadar
_________________________
DEM
Bir
daha mı akıyordu geceye siyah
Işığı yetmez miydi mehtabın
Kanmadı mı karanlık şehrin ışıklarına
İlle beklemeli mi yeni günün aşkını
Ben öyle gecede uyandım ilk
Ağlıyordum herkesler gibi
Şimdi gülüyorum ve de yorgunum
Çünkü öğrendim artık bir şeyleri
Sesim çoktan demini buldu
Saçlarımda yılların olgunluğu
Bir tebeşir çizgisi gibi alınyazım
Daha yazılırken silinmiş
...
_________________________
Güllerin
arası dikendir
Dost dediğin sevgi ekendir
Dostun hası bir gün acep
İstanbul'a gelmezmola?
Aşık
Amedî :)
_________________________
KARACAAHMET
Gün
batar günü çoktan batmışların
altında yattığı ağaçların ardından
Ona dönen yüz kızarır ve dolar gözü
göçüp gitmiş yıllardan
An be an yaklaşır uyku saati o beklenen günün
yakıcı kızıllığından
İçi titrer de zorla sıyrılır bu kasvet havalarından
Umarsızca yaşamak için tek çaresidir
vazgeçmemek zevk-I sefasından
Gün batacakmış tek bir kez daha doğacakmış
derdinden bunalmadan
Savurur her saniyesini bir kum tanesi gibi
bakmadan geçen günlerin ardından
O günden sana fayda yok varsa umudun ne paradan ne de puldan
_________________________
KİN
Hırçın
bir rüzgar gibi söndürdün kandilleri
O karanlık mağaranda tek başınasın şimdi
…
 |
ilk yaz bu mevsimler oluyor
sanırım
bahar desen bahar değil
yaz desen yaz değil
böyle birşey
evdeyim
dışarıda pırıl pırıl bir hava
gez diyor geziyorum
yine gez diyor?
koşuyolu çiçek heryer çiçek
o kadar güzel ki
rüzgar serin esiyor güneş sıcak
akşam ince bir hırka illa
ki
boğaz vapurları edalı
ben kendi dalgamdayım
deniz mutedil
insanın yaşayası geliyor
...
09/05/2003 Koşuyolu
_________________________
İki mısra ömür
kaldı önümüzde
Yollar hep çatal çataldır zaten
Beklersen deyip doğrusunu bulayım
Bulamazsın
Bir mısra kalır sonra
Bir mısra da biter birgün
Şiirsiz kalırsın
...
_________________________
Ben daha
çiçek kadarken
Açtım
Sonra sevdam kadar oldu taçyapraklarım
Bir martı kanadı tutunduğum
Kuşlarla değil
Ekmek kavgasında kaybolmaktan korktum
Mart 2001 ev
_________________________
Gece çiçeğim
açarsın diye
Güneşe uyanıp bakarsın diye
Her halukarda anarsın diye
Aşkımla suladım misler gibisin
Rengine hayranım sen hediyemsin
_________________________
Yazdığım
okuduğum
Yazdırılan ve okutulan ne varsa
Bakıp da gördüğüm aynada
Arkamdan görünen siluet
Herşeyi beğendim
Hepsini sevdim ...
_________________________
YAZA MERHABA
Güneş ısıtır
içimi
O özlediğim güneş aylardır
Sulara atasım gelir kendimi
Sulara
Sular gibi
olurum
Sular gibi akışkan
Sular kadar berrak
Duramam
yerimde
Bağırırım
avaz avaz
Yaz geldi yaz!
Yaza merhaba
06/06/2002
_________________________
YOK ÖYLE DEĞİL
-I
Yok öyle değil
Daha yaz yarısı
Baharın kokusu tükenmiş değil
Avuçlarımda hala manolya sarısı
Yok öyle değil
Daha aşk sırası
Tüylerin beyazı kirlenmiş değil
Kanat uçlarımda hep kömür karası
29/07/2002
Güneşli
_________________________
YOK ÖYLE DEĞİL
-II
Yok öyle değil
Yeni geldi güz
Yazın izleri silinmiş değil
Tenimde hala turkuvaz deniz
Yok öyle değil
Derindesiniz siz
Sevdanız yürekten silinmiş değil
Gözbebeklerimde hep gizlenirsiniz
31/08/2002
Güneşli
_________________________
Bambaşka bir ev bambaşka
bir oda
Bambaşka bir ülke bambaşka bir dünya
Hem de gece
Dağınık bir oda
Yalnızlık hep dert zaten
Onu hiç saymayalım
Yoksa sabah olmaz
Böyledir yaşamak
Bir güneş doğsun istersin ardı sıra
Bir de hiç sabah olmasın
Aşkın kollarında
02/09/1999 00:35
Arlington-Virginia ev
Yeni odamda ilk gece
_________________________
ARLINGTON'DA TARHANA
Tadı tam aynı değildi
Ama güzeldi
Ben yaptım
İlk kez
Arlington'da tarhana :)
Kekik de ektin mi üstüne
Al sana çorba
İçin ısınsın
Miden yumuşasın
'Ekmeksiz ekmeksiz'
Afiyet olsun
07/09/1999 21:50 odam
Ömrümde ilk kez tarhana (ve hatta çorba) yapışıma dair
_________________________
BİR GÜN
Kuş uçmuştu
Biliyorum
Bekliyordum
Konabileceği ilk yer
Gittim
'Bekleyeceksin' dediler
'Bir gün bekleyeceksin'
Bir gün
Bir gün ne demek
Çaresiz kabullendim
Bir gün
Koskoca bir gün
Ve ben sana dönceğim
Bir gün
Koskoca bir gün
29/08/1999 04:00 pm
Fairfax City Mall Virginia USA
_________________________
EX ORIENT LUX
Yağmur durdu
Gök duruldu
Şimşek çakmıyor değil arada bir
Ama gök gürlemiyor
Ben dolunayı özledim
Ve güneşi
Güneşimi
Doğuda
Güneşim
Doğ hadi
…
Bi daha
Bi daha
08/09/1999
_________________________
Gece sen misin
Nerede aydınlığım
Günüm neredesin
Güneşim
Mehtaba takılmış bir kanat var tek
Ötekiler nerede
Neden çayır çimen her yer
Hep ağaç hep yol hep de araba
İstanbul'um nerede
25/08/1999 Fairfax-Virginia
ev
_________________________
Uyusam iyiydi
Güneşin koynunda
Şöyle sereserpe
Bir deniz kenarı
Dalgaların sesi de olsa
Yorgun değilim
Uykum var
İstanbul
Aç koynunu bana
14/11/1999 Swissair Zürih-İstanbul
_________________________
Kapkaraydı gece
Yarısını göstermiş ay
Ağaçların arasından
Bir dost yeter bana
Tek bir dost
Hayat başka birşey değil aslında
Gülmeli
Hayat taşmalı bakışlarından
Yok da değil hani
Ama uzaklarda
20/08/1999 22:05
Fairfax-Virginia ev
_________________________
SEN İSTANBUL MUSUN
Gün doğdu
Gün doğdu gün
Doğuda gün
Doğuda
Yok öyle beklemek güneşi
İstanbul uyanıkken
Sil yüzünü sıcak havlulara
Sür yüzünü taşına toprağına
Seni özlemedim istanbul
Seni özledim
14/11/1999 Swissair
Washington-Zürih
Zürih'e geliyoruz; İstanbul'a daha var
_________________________
Açma öyle yediveren gülleri
gibi
Dolanıp durma gözümün önünde
Bakma bana öyle manalı manalı
Alıp da gitme benden şu yarım kalan aklı
05/07/1996 18:05 Hakkari
_________________________
HOMO HOMİNİ LUPUS
(insan insanın kurdur)
Değişir dengeler an be an
O an kuruluverir yeni bir düzen
Sonra yine yıkılır
Bir bozulur bir düzerlir işler
Kırlıp kırılıp sonra yine yenilenir kalpler
Çıkarlar çatıştığında
olan hep
Kuyusunu kazmaktır birbirinin
İnsan bastı mı damarına karşısındakinin
Dişlerini gösterdiğinde keskin keskin
Öteki yüzüdür dostum dediğinin
Yine de inanmak ister insan
ayakta kalabilmek için
Yoksa neye sığınır ki
bir damla huzur için
01/09/1996 Hakkari
_________________________
İLHAM
Yazamıyorum
Yazmak için yoğunlaşmalı
Bulut bulut duygu olmalı
Ben
Hiç de değilim öyle
Sakinim, dingin ve mutlu
Geceye pusuya rağmen
Şimdi boşver şiiri
Müzik dinle ve kendini
16/05/1996 Hakkari
_________________________
KIPIRTI
Gülümserken yolda öylesine
Ben kendime saydım edanı
Sen de bakmasaydın öyle
1996 Hakkari, yazbaşı
_________________________
LEYLAKLAR AÇARKEN GEL
Solmak üzereydi yapraklar
dalında
Öyle bir mevsimdeydi bırakıp beni gidişin
Otlar sarıya dönmüştü
renk kalmamıştı toprakta
Yetmiş günüm kalmıştı
ne olurdu bekleseydin
Onca zaman dayandım
sermayem sabrımdı benim
İçime akar gözyaşım
damlalar olsa da bir sel
Dönersem İstanbul'a seni elbet beklerim
Ne olur sen de yanıma
leylaklar açarken gel
16/08/1996 02:30 Hakkari
_________________________
AYNA
İçim
burkulduğunda
Yüzümdeki çizgileri yer çektiğinde
Yüreğimi bilinir bilinmez yükler ezdiğinde
Çaresizliğimde yalnızlığımda
Ya da hiç yoktan yere üzüldüğümde
Bir ses beni çağırsa aynamdan yana
Yüzümü göreyim
Durup tebessüm edeyim
Ki eğer
mutluysam başka bir günde
Tutmayın beni
Aynalar almaz
06/10/1993
Ev-Odam
_________________________
Bugün doğumgünüm yine
Otuzuncu turunda dünya
Bir ak tel ile taçlandırılmış şimdilik
Nice mutluluklarla
Olmazlarla onurlandırılmış
Kendi içimde bir yolculuk
Dostlarla
Dostlarım
Hepinizi çok seviyorum hepinizi
Kendimi
Bir lokmacık da kendimi
Büyük bir lokmacık
...
ev/odam
10/12/2002
_________________________
Sallan kayığım
Dalgalandır beni
Yalpalan kanadım
Değiştir yönümü
Ufkumu rotamı
Yaşat geç olmadan öteki hayatları
29/09/2002 Boğaz'da
_________________________
HOŞGELDİN
Kimbilir
kimlere ulaşıyor sesim
Bilmesem de aklımdan geçen sensin
Baharı karşılarken İstanbul
Sen kimbilir nerelerdesin
Leylaklar açmış
mis gibi kokuyor Koşuyolu
Yemyeşil sinmiş dört bir yana hayat
Şeker pembesi bir ev
manolya sarısı odalar
Sen ey yaşamın yeni renkleri
Hoşgeldin ömrüme bu kaçıncı ilkbahar
Nisan 2002 Koşuyolu
_________________________
DÜŞ
Yıkılmış ağaçların
tepelerinden atlarken
Kuş sesleri
uyuyormuş hissi veriyor insana
İnce dalların çizdiği ayağından
kanlar damlarken
Duymuyorsun
Başın yukarıda, görmüyorsun
Hissedemiyorsun acıyı
Bir sendelemeyle
kendini yerde buluyorsun
Yüzün toprağa gömülü
Kapkaranlık
Yavaşça bedenin içeri çekiliyor
Gittikçe de daha karanlığa
Hiçbir şey yok gibi
Karanlık
Görünmez bir doluluk
Kımıldayamıyorsun, ruhun sarsılıyor
Çırpınıp avaz avaz bağırıyorsun, dudakların bile oynamıyor
Gözlerin açık mı yoksa kapalı mı
Anlayamıyorsun
Artk ton farkını seçemiyorsun
Her yer aynı siyah her yer aynı karanlık
1992
_________________________
Sen konuş
daha
Dinleyen kim
Ben gözlerinde yolcu
Derinlerinde
O dünya başka
bir yer
Bana açılmış kapıları
En güvenli
En bilinmez
Güzel yolculuklar
Şarkı
söylesem
Verir misin gözlerini?(*)
02/06/2001
10:05 Güneşli
(*)Ganlili Şuvayye
(Şarkı söyle ve al gözlerimi) adlı şarkıyı anımsayarak
_________________________
AYRILIK ÖLÜMÜ
Solgun gözlerde anlamsız
izler
Söylenecek söz yok dudaklar donuk
Kalpler kırgın
Ten soğuk
Ayrılık ölümü bu
Ayrılık ölümü
18/07/1992
_________________________
NEYSE
Bilsem ki
döndüğümde ...
Neyse ...
10/09/1999
22:00 Arlington-ABD
_________________________
ÖZLEM
Seni hiç
sevmedim İstanbul
Ne olmuş sende doğdumsa
Ve seninle yoğruldumsa
Ben gidiyorum dağlarıma
Başka diyarlarındaki yurdumun
Seni özlemiyorum
Sevilecek neyin var ki?
Şimdi Ankara'dayım, Esenboğa'da
Uçaktayım kalkmadık henüz
Senin bir denizin var, martıların,
Vapurların, köprülerin ve camilerin
Dostlarım filan
Yok
sevmedim...
Gerçekten Sevsem...
Ölürdüm hasretinden
Ve ben ölmeyeceğim
SANA DÖNECEĞİM!
02/05/1996
Esenboğa Bir Boeing 737'de, Van'a uçmayı beklerken
_________________________
...
Bu bilinç sinir ediyor bazen
Şeytan diyor sat anasını
Peki ya melekler?
07/05/1994 20:07
_________________________
Su su gibi olsun çiçek de
çiçek
Aşkımız da aşk olsun birtanem
Sahtesiz yalansız
En gerçeğinden
Sahtesiz
Yalansız
En gerçeğinden
26/08/1992
_________________________
HASRET
Sıcak
Ter ter tenim
Islak bedenim
Ben rüzgara hasret
Ve suya
Bir damlasına
Ben sevgiye hasret
Kana kana içmeye
25/08/1992
_________________________
KURTULUŞ
Sert bir fırtına esti bak
Bir çok tomurcuk yere saçıldı
Dalda kalanlardan biri
Heyecanla açıldı
Rengi sadeydi içi kendince
dolu
Yarıldı
Çiçek oldu artık o
Bu dalı süsleyecek
Doğada ona da yer var
Bir renk de o katacak
08/12/1994 16:10
Eminönü-Kadıköy Vapuru
_________________________
BOĞAZDA BİR YER
Uzaklardayım
Bir İstanbul sıcağı
Penceremden evler, ardında Boğaz
Göğüm tertemiz
İçim gibi
Bendeki sen gibi
Bulutlar
Pamukçuğudur acıların
Onlar ferahlatır
Gülüşler
Yürek genişler
Martılar vapur sevdasında
Bırakıp gittiler
Kızkulesi mahzun
Galata'yı bekler
Ben
Seni
Ve daha birçok şeyi
Hava güzel ve kuşlar
Yüreğimde avuçlar
Beni alkışlar
Çok önemli değil belki
Ama bil ki
Bu yürekte hep yerin
Kat kat içinde
Güzel bir köşede
Boğaz'a nazır
Ve sahilde bir yer
18/07/1998 Mecidiyeköy
not: orijinali 'Hazar'a nazır,
Harput'ta bir yer' olarak biter...
_________________________
GÜVERTEDE
Bugün bir martı kondu güverteye
Hava soğuktu kesiyordu yüzümü
Bakıştık
Sallıyordu dalgalar
O uçmaya niyetliydi belli
Hiç değilse
İskeleye kadar birlikte gidemez miydik
Bembeyazdı
Yalnızca kanat uçları gri
Bir de gözleri vardı derin
Kömür karası
Dokunsam sıcaktı
Dokunsam kaçacaktı
Bakakaldım hayran hayran
O beklemedi bile iskeleyi
Uçtu gitti
Ama biliyorum ki uçarken karşı kıyıya
Aklı hala bendeydi...
02/12/1998 Koşuyolu
_________________________
ISLAK BİR GÜN
Ben
yağmurda yürümeyi severdim eskiden
O zamanlar hasta olmazdım
Sonra
yağmurda araba kullanmayı sevdim
Ta ki
vakitsizlikten şikayet günlerime kadar
Yağmurda el salladım askerlerime
son kez
Ben gidiyordum onlar kaldılar
Hepsini özledim durdum
Hepsi döndüler
Yağmur
Islatıp hasta etmedikçe
Abartıp sel olmadıkça
Seyredip rahatlayıp
Dolaşıp gevşedikçe
Güzel şey
11/08/1997
Hasanpaşa
_________________________
KARİYER SAPMASI
Ben böyleyim
Teoride üstün sayılan nitelikler
Pratikte yükseltmiyorsa seni
Kader bu çarka fırlatmışsa
Ve vazgeçemiyorsam temel niteliklerimden
Kendimle övünmem gerekirken
Üzülsem mi diye şaşırıyorum
Ve hayat böyledir
Çok da karmaşık
Gerçek olan ne
Hakikat bir tane ama
Gerçeklik algıladığımızdır
20/08/1997
Mecidiyeköy-Rowenta
_________________________
ÜMİT YOK
O kadar güzelsin ki çöl
çiçeğim
Neden sanki oradasın
Hem öyle alabildiğine kum
Hem de kavurucu kupkuru sıcak
Gök masmavi ama
Göğe ulaşamazsın ki
Sen hep kumlardasın
O zorluklara dayanmak için
Kökünü derinlere salmışsın
İşte bu yüzden sökülemez
Ve başka yerde de yaşayamazsın
Rengin güzel kokun güzel
Seni görmeye çölleri aşmaya değer
Peki ama yaşamaya
Ama bir tanem
Ben çölde yaşayamam ki…
15/08/1997
_________________________
Dur söyleme içindeki ateşi
Ellerini tutmama izin verme
Yeşildi kıyılarında dolandığım dağlar
Sorduğumda kaçıveriyordu
Sordum ki sulanmış çoktan
çiçeğim
Aklımı çelen bahar olsa bari
Dinime söven müslüman
Nisan 1999
_________________________
İKİ MISRA
Çok yakınsın be Üsküdar
Buradan bakınca
Daha yeni oturdum cam kenarına
Yeni soluklandım
İki mısra yazamadım
Çok yakınsın be Üsküdar
Beşiktaş'tan kalkınca
26/03/1999 Beşiktaş-Üsküdar
vapuru Salacak açıkları
_________________________
YAĞMURDA SÜZÜLÜRKEN
Bu damlacıklar olmasa
penceremde
Yanıp sönen o feneri
Çok daha rahat göreceğim
İstanbul daha bir güzel akacak gözlerimin önünden
Şimdi de ıslanmak zevkli belki
Ama ıslanmasam daha iyi
Bahar gelse edebiyle
İçimiz ısınsa
Kurda kuşa karışsak
Hayata katılsak
Sallasa dalgalar yine
Biz de dertleri sallasak
Ve bulsam onca ışık arasında
Hangi evin parıltısı seninki
Yanaşırken Kadıköy' e
Çıksam da vapurun direğine
Görebilir miyim dersin
Yağmur da yağıyor ama
Kimbilir
Bulabilir miyim dersin...
08/03/1999 eminönü-kadıköy
vapuru
20:25 Haydarpaşa açıkları...
_________________________
YAŞ YİRMİBEŞ
Yirmi beş yaşında senin
çocuk dediğin
Doğuda savaş gördü batıda ilimle gün
Kendince hayatı var umarsızca teptiğin
Acılar da yaşadı ama çoğu mutlu gün
...
_________________________
Gün
batımı rengi saçların
Her bir damla gözyaşımı
Kana bular sevdan
Bu yitik ben seni arar durur
Hiç beklediği yok belki de senden başka
Ölümü beklemek seninle
Düşünmeden ölümü
Okşamak gün batımını
Tek arzumdur
_________________________
camdan
kulelerdi hapis yerim
gökyüzüydü dışarıda çağırıp duran beni
dayanamadım
saldım kendimi dışarı bir gün
sonra çok geçmeden yeni yön çizdim
ama bir baktım ki yeniden
ben gökyüzünü özledim
09/03/2003
ev
|