BÜTÜN         KABİLE KIZAR BANA, DERLER BU ADAM HİÇ ÇALIŞMAZ MI, BÜTÜN GÜN         DÜŞÜNÜR MÜ, BİR KUŞ ÖLMÜŞ DİYE ÜZÜLÜR MÜ?

www.medigo.com.tr.tc

medigo@rt.net.tr
ICQ:22241084

ŞİİRİMSİ


Sadece rahatlamak için yazılmış sözler, uçup gitmesin diye hissettiklerim; şiir denir mi bilemediğimden 'şiirimsi' yi seçtim...

ANA SAYFA

  SPİL

YOLLARA DÜŞTÜM

YAKAMOZ

BODRUM'DAN KALKAN'A

AH GÜZEL İSTANBUL

BİR İSTANBUL SABAHI

ALBÜM (AİLE)

ALBÜM (EŞ-DOST)

ALBÜM (İŞ-GÜÇ)

  ÇİZİKTİRMELER

ŞİİRİMSİ

İPEK KANATLAR

  KOMŞU BAĞI

HOŞÇAKAL LİMANI

  İLETİLER

  ELEK

  ATA

EN SON

BAŞKA


MAVİLİKLERE

Yollara dökülme heyecanı yine
Yine maviliklere
Nasıl karışır turkuaz göğe
Kumlar güneşe

Ben hayata

12/08/2003 İstanbul

________________________


yazı kollarken
ardımda bahar
aklımda uçulacak başka diyarlar
yol uzun
yol karmaşık
rota belli
pusula çapraşık
hava güzel
yaz güzel
yağmurlar ıslatır uçarı aklımı

barışığım aynalarla
baktığım yüzlerle

bir garip adam
kendinden emin

25.05.2003, Koşuyolu
(İznik dönüşü)

_________________________

Görüyorum

Bu yüksek tepenin ardında
Başka bir yer var biliyorum
Daha çok çırpmalı
Belki de bu yüzden kanatları
Daha yükseğe uçmalı

Yine de konup durduğum yer
Hep senin yanın olmalı

Bakarsın
Rüzgarıma kapılırsın?

09/10/2002 Koşuyolu

_________________________

SON KUĞU SÜZÜLMEDEN

Gecedir
Aylardan ağustos
Aylardan dolunay

Böler karanlığımı parlak ışıklar
İzidir arta kalan mutlulukların
Martı şahit
Mehtap habersiz

Vapur yolunda rotasının
Yunuslar dümen suyu sarhoşluğunda
Yolcularsa Boğaziçi'nin

Biz neyin sevdasındayız kimbilir
En son hangi rüzgara kapıldık
Hangi dalgalarla sallandık

Ayrılmadan son vapur iskeleden
Duyulmadan son düdük sesi
En doğru vapurda olmalı
Öyle bakakalıp karadan
Pişmanlıkla el sallamamalı

Oturmalı güvertede ayaklar demire uzatıp
Dalgaların damlacıklarıyla ıslanmalı
Ve yanaşana kadar son iskeleye
Hayatı doyasıya yaşamalı

Sevgiyle

05/08/1998 İstanbul

_________________________

çöl sarı
yağmur gri
gök berrak
kan kırmızı

gece yeşil
ışık yeşil
para yeşil

kan kırmızı

18/03/2003 ev Savaşa çeyrek kala

_________________________

göğü kar tutacak birazdan
nicedir yukarı doğru yağdırıyor
savuran rüzgar
soğuktur da dışarısı
ama güzel
içerisi de sıcak şimdi
ama güzel

üşüsem mi
kalsam mı

ikisi de güzel

sen olsaydın?

...

22 Şubat 2003 Ev

_________________________

bugün yeni günün ilki
yolum kendi çapında uzak
özlemim daha şimdiden büyük
çıta yukarılarda değil
hırslarımı denize döktüm çoktan
amaçlarımdan ayıkladım önce yabanı
sonra kendimi buldum aynada
bu en yeniyi istedim
denemeyi

ah o vapurun peşinden uçan kuşlar
sen olmasaydın hep gitmeler olurdu geleceğim
ama ben o kuşlarla döneceğim...

16/01/2003 yola çıkmadan

_________________________

İLK AK TEL

Daha otuz yaş bunalımına altmış yedi gün kalmışken
Ve geçerken dalgasını hep üstelik
Ummazdım gözlerimin dolacağını bu sebepten

Hayat tüm hızıyla devam ederken
Usulca kollamış sırasını
Dalgalanmış yarısında bir ak tel
Yeni yaşın erken hediyesi
Zoraki kabul edilen buruk bir tebessümle...

04/10/2002 14:35 Güneşli-İstanbul

 _________________________

BANA KADERİMİ VER

Bana kaderimi ver
İstemem fazlasını
Sevdim ben bu hayatı
Elimdekileri sevdim
Avuçlarımı
Pamuk pamuk bu hayat
Bulutlar gibi
Dokunsan yoklar
Ama yağmur oluyorlar

Bana kaderimi ver
Öpeyim

14/11/1999 Washington D.C.-Zurich (Uçakta)

 _________________________

BUĞU

Kızkulesi neler gördün sen
Bir güzel prensese ecel oldun
Balıkçılara iskemle
Şarapçılara masa oldun
Aşıklara samanlık
Ahmet Çelebi uçtu başından
Galata'ya sevdalandın
Kaç saltanat kayığını selamladın
Bizi de gördün mü söyle
Biz seni göremedik
Sen de görememişsindir
Camlar buğuluydu

26/03/1999 Beşiktaş Vapuru-Üsküdar İskelesi

 _________________________

BENİM MASALIM

Öyle bir masala sarpasardım ki
Ben yaşıyorum, anlatamıyorum
Anlatılmaz mı
Bal gibi masal işte
Gerçek ötesi
Hep gündelik hayatlarda
Kaf dağıdır burası
Sen olmasan ben olmasam
Uçup gidecek
Bana özel
Çok güzel bir masal bu
Benim masalım

Gökten hiç düşmesin üç elma
Varsın ben eremeyeyim muradıma
Kimse çıkmasın sakın kerevetine
Tek bu masal hiç bitmesin diye

Her gece kendi gizimde
Gündüzümde aşkyanusumda
Masal bu
Anlatmasın kimse bana
Yaşayayım
Ben de anlatmayayım
Benim masalım bu
Muradıma hiç eremeyeyim
Tek bu masal bitmesin diye
Hiç elma yiyemeyeyim

27/07/2002 Ev-İstanbul

_________________________

ÇİÇEKLER (ESRA'YA)

Aslında
Sana çiçekler göndermek isterdim mis kokulu
Yeni başlanmış bir işte
İlk gün alınacak
O sıcacık samimi duyguların anlatıcısı çiçekler
Ama yok
Gönülleri yaşatamıyor gerçekler
İmkansızlıklar

Resimler gerçeği gibi kokmazlar ama
Niyetleri de hiç anlatamaz değiller

01/08/2000

_________________________

Dar gelir
Kor gibi kor adama
Beklesen de konduramazsın
Anlam veremezsin
Bilirsin
Kabullenemezsin
Sevsen de gider sevmesen de giden
Bakmaz gözünün yaşına
Gözünün yaşı akmaz

Ben onu çok seviyorum

20/01/2000 Anneannem çok hasta

_________________________

BİR VAPUR KALKIYOR KADIKÖY'DEN

Ekimlerden bir akşam yaprak kımıldamıyor
Gece yalnızca göğü kaplamış
Yeryüzü apaydınlık
Deniz de siyahından vazgeçmiş
Sarılar beyazlar oynaşıyor
Herkeste kımıldanmalar var onca sakinliğe rağmen
Koşuşturanlar, manzara seyredenler, mırıldananlar
Büfeden bir müzik yükseliyor

Ada vapuru yanaştı yanımız biz de sallandık
Beyaz gençler ve beyaz köpükler
Işık beyaz vapur beyaz
Düdüğüyle kalktı gitti

Biz de kalkalım gün yorgunu kaptan
Bir kez daha çevir dümeni
Süzdür şu kuğunu
Köpükler bırakalım biz de
Boğaz akıp gitsin gözlerimizin önünden
Yine büyülesin beni

İçimi titretiyor bu sarsıntı
Eyvah
İskele kalktı gidiyor
Ah Kadıköy
Gönlüm
Yarına kadar sana veda ediyor

09/10/1993 20:00

_________________________

HAYAT BU İŞTE

Yok ki öyle hemen ölmek
Madem geldik dünyaya yaşamak gerek
Bilsen
Çok önemli görünse de
Geçip gitmiyor mu yaşayıp bitmiyor mu acılar
Ve mutluluklar
Hayat bu işte

Yaşıyorsun kendince birşeyler
Anlamıyorsun çoğu zaman
Çok önemlisin bazen
Bazen de bir hiç
İşte bu sensin
Bilsen benim için ne kadar önemlisin
Yunus doğru söylemiş sana
Kimse için değilse bile
Onun için, benim için
Bundan dolayı kendin için durmalısın ayakta
Sen de bu evrendeki birşeyleri değiştirebilirsin
En güzel şeyi, mutluluğu verebilirsin

Bir bardak çay, iki terennüm
Üç beş dost ve sen

Hayat bu işte

13/05/1996 Yüksekova-Hakkari (Erhan'a)

_________________________

SULUGÖZ

Bu gece de ağladım
Yine mehtap vardı
Sen yoktun
Derdim yokluğun değildi o an
Seni özledim
Sonra yine ağladım

Köye doğruydu yüzüm
Aydı gecemin ışığı
Kulağımda sevdiğin şarkı
Yalnız dinledim bu kez
Sonra yine ağladım

Alıştım aslında yokluğuna
Bir de şu hatıralar olmasa
Tam da yıkılmış anlarıma denk geliyor özlemin
Yine öyle bir gece
Ve ben seni özledim
Sonra yine ağladım

01/09/1996 Hakkari

_________________________

ANLIK DA OLSA

Bir vapurdan denizi seyrediyorum
Hava puslu temiz ve ılık
İçim
Uzun zamandır ilk kez bu kadar huzur dolu
Ne kadar süreceği belli olmayan
Sanki sonsuza varacak bir dinginlik var bedenimde
Hafif bir rüzgar sıyırırken yüzümü
Vapur düdükleri çınlatıyor
Her yanı
Her insan dost görünüyor bana
'Homo homini lupus' u yalanlarcasına

13/04/1993 10:23
Kadıköy-Eminönü Vapuru

_________________________

İSTANBUL'A

Sana bir şiir yazmak istedim İstanbul
Seni sana anlatmak
Gençliğime ver, seni satırlara sığdırmak istedim
Nasıl anlatayım vapurlarının keyfini
Ya o Boğaz sefalarını
Denizinin hışırtısını, güneşinin rengini, martı seslerini
Koca koca evler koca koca ağaçlar
Senin içinde küçülür, seninleyken büyürüm
İçimi az coşturmadın
Işıklarını-kokunu, yerini-göğünü
Bereketini-cefanı, köprüleri-Kızkulesi'ni
Köprüleri-evsizleri
Tek tek semtlerini
Her köşeni
Beni nasıl mutlu ettiğini
Bazen de nasıl bıktırdığını çekip gitmek istediğimi
Sınırını geçtimmi nasıl burnumda tüttüğünü
Seni anlatmak istedim affet
Kendimi birşey sandım
Seni sana anlatabildiğim ilk şiir var ya
Ancak o zaman şairim

06/06/1993 İstanbul

_________________________

ŞAFAK MUHABBETİ

Bu kaçıncı gün saymadığım
Saysam da bitiremediğim
An be an yitirdiğim gençliğim bir yanda
Öte yanda artık yeter dediğim günler
Karşımda dağlar varken
O sevmediğim sarısının da ayrıymış havası

Kimi zaman farketmeden akan hayat
Kimi zaman da ittirerek damıtılan anlar
Çekmeyen bilmez
Bu günler geçse de geçmez
Hele burada
Ülkemde günü ilk karşılayıp
İlk yolculayanlardan olsam da
Gün hala yirmidört saatmiş
Ben daha fazla sanıyordum
Cidden öyle miymiş

Komik,
Hayat gerçekten komik
Dönünce doğduğum yere
Yaşanmamış gelecek burada
her hücremde hissettiğim örselenmiş anılar
Ve anlatırken bunları başkalarına

Sanacağım ki onlar başkalarınınmış...

20/09/1996 09:10 Hakkari

_________________________

ÜMİT ÇİÇEKLERİ

Açılır ümit çiçekleri
İstanbul'a döner yüzüm
Sabır tacıdır yaprakları
Dikensizdir

1996 Hakkari

_________________________

YARIN BİR DAHA (MEHMET ALİ'YE)

Ayın doğuşunu gördün mü dün gece
Ve duydun mu sesini yüreğimin
Duymadınsa seyret ve dinle bu gece

Bu gece ay senin için
Yalnızca senin için doğacak
Ve parlayacak o dağın ardından mehtaplı gece

Yüzümü göreceksin gülümseyen
Ve gecen çok güzel geçecek
'Yarın bir daha?' diyeceksin

Yarın bir daha...

02/06/1996 Hakkari

_________________________

YAZA DOĞRU

Yalpalar gölgesi kandilde
Işık loş göremez gözler
İçimde bir huzur
Yüzümde manasız bir tebessüm
Keşke dağlar hep böyle güzel olsa
Gün batarken maviler
Turuncu, bulutlar oynaşıp dursa
Dağda terör olmasa
Çimenlerde karlar
Gönüllerde sevgi hep böyle kalsa

Kimsesiz değilim aslında
'Merhaba' diyebileceğim ne çok insan var
Buralar yeşermiş ben görmeyeli
Onca kar uçup gitmiş
Ve günler

Çiçeğim sen burada açmazsın

16/05/1996 22:30

_________________________

TESELLİ I

Dağlarına
Karlarına yandığımın diyarları
Parlat mavi gökyüzünü o gün
O gün ki son görüşü olacak Oktay'ın seni
Ve alıp götüreceği bir helikopterin
Tıpkı aylar önce getirdiği gibi

20/02/1997
Koşuyolu / Kadıköy

_________________________

TESELLİ II

Savur karları bu gece
Tekmele
Al hırsını ayrılıkların
Kaz da bak toprağına karakolun
Ki o toprak emdi en güzel günlerimi
Ve gözyaşlarımı aldı bağrına

Beline kadar battığın kar
Bulutunu İstanbul'dan aldı dostum
Pirinin Yaylası'nı aştı da
Pencerene kondurdu sevdamı

20/02/1997
Koşuyolu / Kadıköy

_________________________

TESELLİ III

Bazı günler güneş açar da
Şıpır şıpır damlar çatıdaki buzlardan sular
Bahar geldi sanırsın
Aldanırsın
Ama bir gün gelir bahar
Ve sen orada olmazsın

20/02/1997
Koşuyolu / Kadıköy

_________________________

TESELLİ IV

Ben her gün demliyorum çayı
Zeytinim peynirim hep var
Ve sıcacık fırın ekmeğim
Sen geliyor mususn soframa Oktay
Dükkana gelecek misin ondan haber ver
Ben bekliyorum

20/02/1997
Koşuyolu / Kadıköy

_________________________

BAŞBAŞA

Ne iyi oldu
Bu sahilde
Kafa kafaya verip dertleşmek
Derde kedere sırt çevirip dostluğa dayamak iskeleyi
Varsın kayalıklar kulak versin muhabbetimize
Onlar da nasiplensin

Değil mi ki nazlı kuğum
Sudaki aksimiz biz değiliz
En çok bizbizeyken kendimiziz

Ağaç gölgesi yetmez bize ama
Açık denizleri de sevmeyiz
Görülmeli akşam olunca yanan ışıklar
Öyle ki ışıklar, suda oynaşmalılar
Boğaz havası dolmazsa ciğerlerimize olmaz
Bir de huzur dolmazsa gönüllerimize

İşte bu yüzden ara ara biz iki taka
Verip başbaşa
Kah süzülelim kendi sularımızda
Susup dinlenelim kendi koyumuzda

12/04/1998 19:30 ev

_________________________

 

TREN

Tren
Almış başını gidiyor
Tıngırlarla mıngırlarla
Çok azdır sakin gittiği
Hiç belli değil kimin inip kimin bindiği
Bir dikkatimi çekecek ki bileyim
Ya da eş dost olmalı ki izleyeyim

Hayatı bir trene benzetiyorum birden bire
Belli bir yol doğrultusunda ilerleyen
İçinde dönüp dolaşsam da gittiği yere giden
Kimi zaman boğuyor bu yolculuk
İnmek istiyorum
İnsem ne yapacağım
Başka bir tren mi, o nereye
Hem param yetecek mi bakalım
Hepsinin bir son durağı yok mu
Ha Haydarpaşa'da inmişim
Ha tabelası bile olmayan bir istasyonda
Ya da yolda atlamışım
Ölmüşüm?…

06/06/1993 19:40
Bakırköy-Sirkeci Treni

_________________________

KARŞI KIYIDA BİR IŞIK

Saldım ayaklarımı denize
Soğuk değilmiş daha
Kış gelmiş kuşlar göçmüş bana ne
Ben dalgaların sevdasındayım hala
Ufkumda 'karşısı' varsa mutluyum
Açık denizler gelmez işime
Bir ışık
Yanacak ki karşı pencerede
Ben de oraya koşacağım bir gün
Ve bir gün ışık gözümü alacak belki de
Bir pervane misali döneceğim ölümüne
Ayaklarım denizde
Başım bulutlarda
Bir dost eli de varsa omzumda
Değmeyin keyfime

16/12/1998

_________________________

KÖPRÜ

Çekiştirip duruyor sanki
Bir Anadolu bir Avrupa seni
Ayrılıverecekmiş gibi dursan da
Hep birleştireceksin bizi

12/07/1998 Kandilli

_________________________

OLMAZ MI?

Olmaz mı
Yanımda bir yan
Yüzümde bir yüz
Gönlümde garip sızı
Ruhumda tebessüm

Olmaz mı
Gün batımında yanacak benimle
İçimde
Gece yine yanacak gecemde
Olmaz mı?

11/07/1998 Moda Spor Kulübü
Hayruş ve Adil'in düğün yemeğinde

_________________________

SEYİR

İki dalga oynaşır köpükleriyle
Rüzgar coşturur
Martı seyreder hayran hayran
Vapur kıskanır
Bozar da yarar geçer
Ayırmaya çalışır
Dalgalar dalgasında
Ezan göğe karışır

11/17/1998 Moda Spor Kulübü
Hayruş ve Adil'in düğününde

_________________________

SON NEFES

Ağlarken avuçlarımda hüzün
Islak tuzlu avuçların damlarken kalbime
İçim seninle sızlarken için için
Ben çaresizdim
Çektim gittim

Ardımda yıkık bir ev
Susmuş çocuklar
Yas dolu bir gönül
Vadesi dolmuş bir hayat

Ve ben çaresizdim
Çektim gittim

12/08/1997
Mecidiyeköy

_________________________

TRAKYA SEVDALISI

Bir dalda iki karpuz olur mu
Bir olmaz ikisi bir nasıl olsun
Sen beni sevmesen daha iyiydi
Aşkın böylesi olmaz olsun

Alayım başımı da vurayım taşlara
Vurayım güm güm de akıl girsin
Sen beni aldın dağlara saldın
Ağladım ağladım da akıllandım

07/11/1997 13:00
Marmara Ereğlisi
'Roman Havası'

_________________________

ÖLÜM YİNE Mİ SEN?

Gece feryadına camlara üşüşür meraklılar
Biri daha gitti diye üzülür de konduramaz kimse kendine
Ölüm gelir kendi sırasına
Nefesi ensesine düşende
Biter onca tantana

Tesellide herkes birşeyler söyler
Kendi başına gelende duymak istemeyeceklerini
Acı çöker ağır
Ve geçer bir gün

Hayat böyledir çünkü

22/11/1999

Haşim amcanın cenazesi öncesi

_________________________

UĞURLAR OLSUN

Ürkek bakışlı gözlerim
Vedalardan hep kaçtı
Karşılamaksa da yarınım
Uğurlamalar da yarın olsun

27/07/2000
23:20 ev-odam

_________________________

YILLAR SONRA

Yıllar geçti üzerinden fırtınanın
Yürünmüş yolların üzerinden yıllar
Dönülmemiş yolların
Yürünmüş kararlı
Pişmanlıksız

Ama insan oturup da bir dinlenmek istiyor
Fırtına öncesinin günlerine bakmayı

Sen bekliyorsun
O gelip seni buluyor
Yıllar sonra
...

16/02/2000 Kadıköy/İstanbul

_________________________

Sonra gözlerim ol aşk kadar bak bana
Yüreğim ol hayatı doldur damarlarıma
Ellerim ol yapış geleceğin dallarına
Ve sözlerim ol aşk şarkıları okunsun kulaklarımda

Nisan 2001

_________________________

Yağmur
İliklerime doluyor hayat
Öteki mevsimler hiç olmayacak
Kar dediğin göz şenliği
Güneşse hayat
Bir iç çekimi okşar tenimi rüzgar
Sen dingin bir çılgınlıksın

Mayıs 2001

_________________________

Bir çift göz baktı gözüme
Sonra mahçup yanıma oturdu
Uzundu saçları sıcaktı gülüşü
Oturduk
Fazla güzeldi

1996

_________________________

Dağlara nur yağdı gönlüme bahar
Uzan da tut ellerimi al istediğin kadar
Hiç ayrı koymadım seni yüreğimden
Tek öyle ırmak gibi bak sabah olana kadar

_________________________

DEM

Bir daha mı akıyordu geceye siyah
Işığı yetmez miydi mehtabın
Kanmadı mı karanlık şehrin ışıklarına
İlle beklemeli mi yeni günün aşkını

Ben öyle gecede uyandım ilk
Ağlıyordum herkesler gibi
Şimdi gülüyorum ve de yorgunum
Çünkü öğrendim artık bir şeyleri

Sesim çoktan demini buldu
Saçlarımda yılların olgunluğu
Bir tebeşir çizgisi gibi alınyazım
Daha yazılırken silinmiş
...

_________________________

Güllerin arası dikendir
Dost dediğin sevgi ekendir
Dostun hası bir gün acep
İstanbul'a gelmezmola?

Aşık Amedî :)

_________________________

KARACAAHMET

Gün batar günü çoktan batmışların
                                         altında yattığı ağaçların ardından
Ona dönen yüz kızarır ve dolar gözü
                                         göçüp gitmiş yıllardan
An be an yaklaşır uyku saati o beklenen günün
                                         yakıcı kızıllığından
İçi titrer de zorla sıyrılır bu kasvet havalarından

Umarsızca yaşamak için tek çaresidir
                                         vazgeçmemek zevk-I sefasından
Gün batacakmış tek bir kez daha doğacakmış
                                         derdinden bunalmadan
Savurur her saniyesini bir kum tanesi gibi
                                         bakmadan geçen günlerin ardından
O günden sana fayda yok varsa umudun ne paradan ne de puldan

_________________________

KİN

Hırçın bir rüzgar gibi söndürdün kandilleri
O karanlık mağaranda tek başınasın şimdi

ilk yaz bu mevsimler oluyor sanırım
bahar desen bahar değil
yaz desen yaz değil
böyle birşey

evdeyim
dışarıda pırıl pırıl bir hava
gez diyor geziyorum
yine gez diyor?

koşuyolu çiçek heryer çiçek
o kadar güzel ki
rüzgar serin esiyor güneş sıcak

akşam ince bir hırka illa ki
boğaz vapurları edalı
ben kendi dalgamdayım
deniz mutedil

insanın yaşayası geliyor

...

09/05/2003 Koşuyolu

_________________________

İki mısra ömür kaldı önümüzde
Yollar hep çatal çataldır zaten
Beklersen deyip doğrusunu bulayım
Bulamazsın
Bir mısra kalır sonra
Bir mısra da biter birgün
Şiirsiz kalırsın
...

_________________________

Ben daha çiçek kadarken
Açtım
Sonra sevdam kadar oldu taçyapraklarım
Bir martı kanadı tutunduğum
Kuşlarla değil
Ekmek kavgasında kaybolmaktan korktum 

Mart 2001 ev

_________________________

Gece çiçeğim açarsın diye
Güneşe uyanıp bakarsın diye
Her halukarda anarsın diye
Aşkımla suladım misler gibisin
Rengine hayranım sen hediyemsin

_________________________

Yazdığım okuduğum
Yazdırılan ve okutulan ne varsa
Bakıp da gördüğüm aynada
Arkamdan görünen siluet
Herşeyi beğendim
Hepsini sevdim ...

_________________________

YAZA MERHABA

Güneş ısıtır içimi
O özlediğim güneş aylardır
Sulara atasım gelir kendimi
Sulara

Sular gibi olurum
Sular gibi akışkan
Sular kadar berrak

Duramam yerimde

Bağırırım avaz avaz
Yaz geldi yaz!

Yaza merhaba

06/06/2002

_________________________

YOK ÖYLE DEĞİL -I

Yok öyle değil
Daha yaz yarısı
Baharın kokusu tükenmiş değil
Avuçlarımda hala manolya sarısı

Yok öyle değil
Daha aşk sırası
Tüylerin beyazı kirlenmiş değil
Kanat uçlarımda hep kömür karası

29/07/2002 Güneşli

_________________________

YOK ÖYLE DEĞİL -II

Yok öyle değil
Yeni geldi güz
Yazın izleri silinmiş değil
Tenimde hala turkuvaz deniz

Yok öyle değil
Derindesiniz siz
Sevdanız yürekten silinmiş değil
Gözbebeklerimde hep gizlenirsiniz

31/08/2002 Güneşli

_________________________

Bambaşka bir ev bambaşka bir oda
Bambaşka bir ülke bambaşka bir dünya
Hem de gece
Dağınık bir oda
Yalnızlık hep dert zaten
Onu hiç saymayalım
Yoksa sabah olmaz
Böyledir yaşamak
Bir güneş doğsun istersin ardı sıra
Bir de hiç sabah olmasın
Aşkın kollarında

02/09/1999 00:35 Arlington-Virginia ev
Yeni odamda ilk gece

_________________________

ARLINGTON'DA TARHANA

Tadı tam aynı değildi
Ama güzeldi
Ben yaptım
İlk kez
Arlington'da tarhana :)
Kekik de ektin mi üstüne
Al sana çorba
İçin ısınsın
Miden yumuşasın
'Ekmeksiz ekmeksiz'
Afiyet olsun

07/09/1999 21:50 odam
Ömrümde ilk kez tarhana (ve hatta çorba) yapışıma dair

_________________________

BİR GÜN

Kuş uçmuştu
Biliyorum
Bekliyordum
Konabileceği ilk yer
Gittim
'Bekleyeceksin' dediler
'Bir gün bekleyeceksin'
Bir gün
Bir gün ne demek
Çaresiz kabullendim
Bir gün
Koskoca bir gün
Ve ben sana dönceğim
Bir gün
Koskoca bir gün

29/08/1999 04:00 pm
Fairfax City Mall Virginia USA

_________________________

EX ORIENT LUX

Yağmur durdu
Gök duruldu
Şimşek çakmıyor değil arada bir
Ama gök gürlemiyor
Ben dolunayı özledim
Ve güneşi
Güneşimi
Doğuda
Güneşim
Doğ hadi

Bi daha
Bi daha

08/09/1999

_________________________

Gece sen misin
Nerede aydınlığım
Günüm neredesin
Güneşim
Mehtaba takılmış bir kanat var tek
Ötekiler nerede
Neden çayır çimen her yer
Hep ağaç hep yol hep de araba
İstanbul'um nerede

25/08/1999 Fairfax-Virginia ev

_________________________

Uyusam iyiydi
Güneşin koynunda
Şöyle sereserpe
Bir deniz kenarı
Dalgaların sesi de olsa
Yorgun değilim
Uykum var
İstanbul
Aç koynunu bana

14/11/1999 Swissair Zürih-İstanbul

_________________________

Kapkaraydı gece
Yarısını göstermiş ay
Ağaçların arasından
Bir dost yeter bana
Tek bir dost
Hayat başka birşey değil aslında
Gülmeli
Hayat taşmalı bakışlarından
Yok da değil hani
Ama uzaklarda

20/08/1999 22:05 Fairfax-Virginia ev

_________________________

SEN İSTANBUL MUSUN

Gün doğdu
Gün doğdu gün
Doğuda gün
Doğuda
Yok öyle beklemek güneşi
İstanbul uyanıkken
Sil yüzünü sıcak havlulara
Sür yüzünü taşına toprağına
Seni özlemedim istanbul
Seni özledim

14/11/1999 Swissair Washington-Zürih
Zürih'e geliyoruz; İstanbul'a daha var

_________________________

Açma öyle yediveren gülleri gibi
Dolanıp durma gözümün önünde
Bakma bana öyle manalı manalı
Alıp da gitme benden şu yarım kalan aklı

05/07/1996 18:05 Hakkari

_________________________

HOMO HOMİNİ LUPUS
(insan insanın kurdur)

Değişir dengeler an be an
O an kuruluverir yeni bir düzen
Sonra yine yıkılır
Bir bozulur bir düzerlir işler
Kırlıp kırılıp sonra yine yenilenir kalpler

Çıkarlar çatıştığında olan hep
Kuyusunu kazmaktır birbirinin
İnsan bastı mı damarına karşısındakinin
Dişlerini gösterdiğinde keskin keskin
Öteki yüzüdür dostum dediğinin

Yine de inanmak ister insan
ayakta kalabilmek için
Yoksa neye sığınır ki
bir damla huzur için

01/09/1996 Hakkari

_________________________

İLHAM

Yazamıyorum
Yazmak için yoğunlaşmalı
Bulut bulut duygu olmalı
Ben
Hiç de değilim öyle
Sakinim, dingin ve mutlu
Geceye pusuya rağmen
Şimdi boşver şiiri
Müzik dinle ve kendini

16/05/1996 Hakkari

_________________________

KIPIRTI

Gülümserken yolda öylesine
Ben kendime saydım edanı
Sen de bakmasaydın öyle

1996 Hakkari, yazbaşı

_________________________

LEYLAKLAR AÇARKEN GEL

Solmak üzereydi yapraklar dalında
Öyle bir mevsimdeydi bırakıp beni gidişin
Otlar sarıya dönmüştü
renk kalmamıştı toprakta
Yetmiş günüm kalmıştı
ne olurdu bekleseydin

Onca zaman dayandım
sermayem sabrımdı benim
İçime akar gözyaşım
damlalar olsa da bir sel
Dönersem İstanbul'a seni elbet beklerim
Ne olur sen de yanıma
leylaklar açarken gel

16/08/1996 02:30 Hakkari

_________________________

AYNA

İçim burkulduğunda
Yüzümdeki çizgileri yer çektiğinde
Yüreğimi bilinir bilinmez yükler ezdiğinde
Çaresizliğimde yalnızlığımda
Ya da hiç yoktan yere üzüldüğümde
Bir ses beni çağırsa aynamdan yana
Yüzümü göreyim
Durup tebessüm edeyim

Ki eğer mutluysam başka bir günde
Tutmayın beni
Aynalar almaz

06/10/1993 Ev-Odam

_________________________

Bugün doğumgünüm yine
Otuzuncu turunda dünya
Bir ak tel ile taçlandırılmış şimdilik
Nice mutluluklarla
Olmazlarla onurlandırılmış
Kendi içimde bir yolculuk
Dostlarla

Dostlarım
Hepinizi çok seviyorum hepinizi

Kendimi
Bir lokmacık da kendimi
Büyük bir lokmacık
...
ev/odam

10/12/2002

_________________________

Sallan kayığım
Dalgalandır beni
Yalpalan kanadım
Değiştir yönümü
Ufkumu rotamı
Yaşat geç olmadan öteki hayatları

29/09/2002 Boğaz'da

_________________________ 

HOŞGELDİN

Kimbilir kimlere ulaşıyor sesim
Bilmesem de aklımdan geçen sensin
Baharı karşılarken İstanbul
Sen kimbilir nerelerdesin

Leylaklar açmış
mis gibi kokuyor Koşuyolu
Yemyeşil sinmiş dört bir yana hayat
Şeker pembesi bir ev
manolya sarısı odalar
Sen ey yaşamın yeni renkleri
Hoşgeldin ömrüme bu kaçıncı ilkbahar

Nisan 2002 Koşuyolu

_________________________

DÜŞ

Yıkılmış ağaçların tepelerinden atlarken
Kuş sesleri
uyuyormuş hissi veriyor insana
İnce dalların çizdiği ayağından
kanlar damlarken
Duymuyorsun
Başın yukarıda, görmüyorsun
Hissedemiyorsun acıyı
Bir sendelemeyle
kendini yerde buluyorsun
Yüzün toprağa gömülü
Kapkaranlık
Yavaşça bedenin içeri çekiliyor
Gittikçe de daha karanlığa
Hiçbir şey yok gibi
Karanlık
Görünmez bir doluluk
Kımıldayamıyorsun, ruhun sarsılıyor
Çırpınıp avaz avaz bağırıyorsun, dudakların bile oynamıyor
Gözlerin açık mı yoksa kapalı mı
Anlayamıyorsun
Artk ton farkını seçemiyorsun
Her yer aynı siyah her yer aynı karanlık

1992

_________________________

Sen konuş daha
Dinleyen kim
Ben gözlerinde yolcu
Derinlerinde

O dünya başka bir yer
Bana açılmış kapıları
En güvenli
En bilinmez
Güzel yolculuklar

Şarkı söylesem
Verir misin gözlerini?(*)

02/06/2001 10:05 Güneşli

(*)Ganlili Şuvayye (Şarkı söyle ve al gözlerimi) adlı şarkıyı anımsayarak

_________________________

AYRILIK ÖLÜMÜ

Solgun gözlerde anlamsız izler
Söylenecek söz yok dudaklar donuk
Kalpler kırgın
Ten soğuk
Ayrılık ölümü bu
Ayrılık ölümü

18/07/1992

_________________________

NEYSE

Bilsem ki döndüğümde ...
Neyse ...

10/09/1999 22:00 Arlington-ABD

_________________________

ÖZLEM

Seni hiç sevmedim İstanbul
Ne olmuş sende doğdumsa
Ve seninle yoğruldumsa
Ben gidiyorum dağlarıma
Başka diyarlarındaki yurdumun
Seni özlemiyorum
Sevilecek neyin var ki?
Şimdi Ankara'dayım, Esenboğa'da
Uçaktayım kalkmadık henüz
Senin bir denizin var, martıların,
Vapurların, köprülerin ve camilerin
Dostlarım filan

Yok sevmedim...
Gerçekten Sevsem...
Ölürdüm hasretinden
Ve ben ölmeyeceğim
SANA DÖNECEĞİM!

02/05/1996 Esenboğa Bir Boeing 737'de, Van'a uçmayı beklerken

_________________________

...
Bu bilinç sinir ediyor bazen
Şeytan diyor sat anasını
Peki ya melekler?

07/05/1994 20:07

_________________________

Su su gibi olsun çiçek de çiçek
Aşkımız da aşk olsun birtanem
Sahtesiz yalansız
En gerçeğinden

Sahtesiz
Yalansız
En gerçeğinden

26/08/1992

_________________________

HASRET

Sıcak
Ter ter tenim
Islak bedenim
Ben rüzgara hasret
Ve suya
Bir damlasına

Ben sevgiye hasret
Kana kana içmeye

25/08/1992

_________________________

KURTULUŞ

Sert bir fırtına esti bak
Bir çok tomurcuk yere saçıldı
Dalda kalanlardan biri
Heyecanla açıldı

Rengi sadeydi içi kendince dolu
Yarıldı
Çiçek oldu artık o
Bu dalı süsleyecek
Doğada ona da yer var
Bir renk de o katacak

08/12/1994 16:10
Eminönü-Kadıköy Vapuru

_________________________

BOĞAZDA BİR YER

Uzaklardayım
Bir İstanbul sıcağı
Penceremden evler, ardında Boğaz
Göğüm tertemiz
İçim gibi
Bendeki sen gibi

Bulutlar
Pamukçuğudur acıların
Onlar ferahlatır
Gülüşler
Yürek genişler

Martılar vapur sevdasında
Bırakıp gittiler
Kızkulesi mahzun
Galata'yı bekler

Ben
Seni
Ve daha birçok şeyi

Hava güzel ve kuşlar
Yüreğimde avuçlar
Beni alkışlar

Çok önemli değil belki
Ama bil ki
Bu yürekte hep yerin
Kat kat içinde
Güzel bir köşede
Boğaz'a nazır
Ve sahilde bir yer

18/07/1998 Mecidiyeköy

not: orijinali 'Hazar'a nazır, Harput'ta bir yer' olarak biter...

_________________________

GÜVERTEDE

Bugün bir martı kondu güverteye
Hava soğuktu kesiyordu yüzümü
Bakıştık
Sallıyordu dalgalar
O uçmaya niyetliydi belli
Hiç değilse
İskeleye kadar birlikte gidemez miydik
Bembeyazdı
Yalnızca kanat uçları gri
Bir de gözleri vardı derin
Kömür karası
Dokunsam sıcaktı
Dokunsam kaçacaktı
Bakakaldım hayran hayran
O beklemedi bile iskeleyi
Uçtu gitti
Ama biliyorum ki uçarken karşı kıyıya
Aklı hala bendeydi...

02/12/1998 Koşuyolu

_________________________

ISLAK BİR GÜN

Ben
yağmurda yürümeyi severdim eskiden
O zamanlar hasta olmazdım
Sonra
yağmurda araba kullanmayı sevdim
Ta ki
vakitsizlikten şikayet günlerime kadar
Yağmurda el salladım askerlerime
son kez
Ben gidiyordum onlar kaldılar
Hepsini özledim durdum
Hepsi döndüler

Yağmur
Islatıp hasta etmedikçe
Abartıp sel olmadıkça
Seyredip rahatlayıp
Dolaşıp gevşedikçe
Güzel şey

11/08/1997
Hasanpaşa

_________________________

KARİYER SAPMASI

Ben böyleyim
Teoride üstün sayılan nitelikler
Pratikte yükseltmiyorsa seni
Kader bu çarka fırlatmışsa
Ve vazgeçemiyorsam temel niteliklerimden
Kendimle övünmem gerekirken
Üzülsem mi diye şaşırıyorum

Ve hayat böyledir
Çok da karmaşık
Gerçek olan ne
Hakikat bir tane ama
Gerçeklik algıladığımızdır

20/08/1997
Mecidiyeköy-Rowenta

_________________________

ÜMİT YOK

O kadar güzelsin ki çöl çiçeğim
Neden sanki oradasın
Hem öyle alabildiğine kum
Hem de kavurucu kupkuru sıcak
Gök masmavi ama
Göğe ulaşamazsın ki
Sen hep kumlardasın
O zorluklara dayanmak için
Kökünü derinlere salmışsın
İşte bu yüzden sökülemez
Ve başka yerde de yaşayamazsın
Rengin güzel kokun güzel
Seni görmeye çölleri aşmaya değer
Peki ama yaşamaya

Ama bir tanem
Ben çölde yaşayamam ki…

15/08/1997

_________________________

Dur söyleme içindeki ateşi
Ellerini tutmama izin verme
Yeşildi kıyılarında dolandığım dağlar
Sorduğumda kaçıveriyordu

Sordum ki sulanmış çoktan çiçeğim
Aklımı çelen bahar olsa bari
Dinime söven müslüman

Nisan 1999

_________________________

İKİ MISRA

Çok yakınsın be Üsküdar
Buradan bakınca
Daha yeni oturdum cam kenarına
Yeni soluklandım
İki mısra yazamadım

Çok yakınsın be Üsküdar
Beşiktaş'tan kalkınca

26/03/1999 Beşiktaş-Üsküdar vapuru Salacak açıkları

_________________________

YAĞMURDA SÜZÜLÜRKEN

Bu damlacıklar olmasa penceremde
Yanıp sönen o feneri
Çok daha rahat göreceğim
İstanbul daha bir güzel akacak gözlerimin önünden
Şimdi de ıslanmak zevkli belki
Ama ıslanmasam daha iyi

Bahar gelse edebiyle
İçimiz ısınsa
Kurda kuşa karışsak
Hayata katılsak

Sallasa dalgalar yine
Biz de dertleri sallasak
Ve bulsam onca ışık arasında
Hangi evin parıltısı seninki

Yanaşırken Kadıköy' e
Çıksam da vapurun direğine
Görebilir miyim dersin
Yağmur da yağıyor ama
Kimbilir
Bulabilir miyim dersin...

08/03/1999 eminönü-kadıköy vapuru
20:25 Haydarpaşa açıkları...

_________________________

YAŞ YİRMİBEŞ

Yirmi beş yaşında senin çocuk dediğin
Doğuda savaş gördü batıda ilimle gün
Kendince hayatı var umarsızca teptiğin
Acılar da yaşadı ama çoğu mutlu gün
...

_________________________

Gün batımı rengi saçların
Her bir damla gözyaşımı
Kana bular sevdan
Bu yitik ben seni arar durur
Hiç beklediği yok belki de senden başka
Ölümü beklemek seninle
Düşünmeden ölümü
Okşamak gün batımını
Tek arzumdur

_________________________

camdan kulelerdi hapis yerim
gökyüzüydü dışarıda çağırıp duran beni
dayanamadım
saldım kendimi dışarı bir gün
sonra çok geçmeden yeni yön çizdim
ama bir baktım ki yeniden
ben gökyüzünü özledim

09/03/2003 ev

 

Hit Counter

BİR KUŞ UÇUMU KADAR UZAĞIZ BİRBİRİMİZDEN BİR KANAT ÇIRPIMI KADAR YAKIN